Fotoğrafın bir dil olduğunu, her fotoğrafçının / düğün fotoğrafçısının kendi dilini kullanarak ya da öykünerek fotoğraf çektiğini daha önceki ‘Düğün Fotoğrafçılığında Dil’ yazısında belirtmiştim.
Fotoğrafçının dili ile çiftlerin dilinin uyuştuğu noktada tahmin edersiniz ki keyifli bir birliktelik oluşuyor. Aynı dili konuşmanın verdiği rahatlık da cabası.
Genel olarak düğün fotoğrafındaki tarzları iki başlıkta toplayabiliriz;
1.Statik tarzı benimseyenler
2.Dinamik tarzı benimseyenler
1.sini benimseyen fotoğrafçılar, bir dil olarak fotoğraflarında genellikle durağanlığa ağırlık verirler. Gelin buketi, gelinlik, yüzük detayları ya da süsleme detaylarını buna örnek olarak gösterebiliriz. Bir başka örneği de dış mekan portre fotoğraflarından verebiliriz. Çiftlerin belirli bir poz içinde, durağan bir biçimde çekilmiş fotoğrafları.Ya da görselliği güçlü bir ortamda çekilmiş hareketsiz fotoğrafları. Bu tarz hakkındaki ipuçlarına bu tür fotoğraflarda yakalamak daha kolay.
2.sini benimseyenler, statiklikten daha çok, hareket halinde olan ve içinde duygunun olduğu fotoğrafları tercih ederler. Düğün fotoğraflarındaki tarzlarını genellikle bu dinamizm üzerine inşa etmeye çalışırlar. Daha esnek ve serbest bir stildeki çekimler sonucunda tekrardan uzak sonuçlara ulaşılır. Görece biraz daha riskli ve zamana karşı bir yarışın olduğunu söyleyebiliriz bu tarz için.
Dünyada da, ülkemizde de her iki tarzı benimseyen fotoğrafçılar var. Aynı şekilde, bu tarz ile aynı dili konuşan çiftler de. Önemli olan düğün fotoğraflarınızda sizin tam olarak neyi görmek istediğiniz sorusunun cevabı.
Fotoğraf dediğimiz şey, artık günümüzde kolay ulaşılabilen/üretilebilen ve aynı zamanda kolay da tüketilebilen bir ürün. Fotoğrafa merakla çoğu insan, kendi beğenisine göre gördüğünü fotoğraflayıp, biraz renk/ kontrast ayarı ile sonuca rahatlıkla ulaşabiliyor. Hele ki mobil teknolojinin geldiği noktada artık her şey daha da kolay.
Herhangi bir görsele ihtiyacınız olduğunu düşünün.Herhangi bir dergide bir fotoğrafa baktığınızı varsayın. Daha da somutlaştırmak gerekirse, iki farklı fotoğrafçı tarafından ele alınan aynı konuyu bir seyahat dergisinde yahut kendi web sayfalarında izlediniz diyelim.
Farkedilecek ilk şey, fotoğraflardaki üslup farklılığı. İki farklı gözün, aynı yere baktıklarında aynı şeyi görmelerini beklemek, onun da ötesinde aynı kompozisyonun peşine düşmelerini ummak pek akılcı değil. Çünkü her fotoğrafçının bir dili, kafasında kurguladığı bir geometrik form var ve doğal olarak kendilerini ifade etme biçimleri noktasındaki farklılaşma tam da buradan kaynaklanıyor.
Fotoğrafın her alanında olduğu gibi düğün fotoğraflarında da bu ayrım çok doğal. Sektörde var olan düğün fotoğrafçısı/düğün fotoğrafçıları ister dış mekan çekimlerinde, ister save the date adı altında gerçekleşen düğün öncesi çekimlerde ya da düğün sonrası gerçekleşen trash the dress çekimlerinde, ister tüm gün düğün hikayesi çekimlerinde kendi bakış açılarını ortaya koyuyor. Daha önceki yazılarda da belirtildiği gibi, bir düğün fotoğrafçısının sabah hazırlıklar ile başlayıp gece sonuna kadar süren düğün hikayesi çekimlerine baktığınızda, bu dili farketmek çok kolay.
‘Fotoğrafçınızı iyi tanıyın’ diye ısrarla vurguladığımız ve çiftlerin tercihlerine sebep olan şey de esasında tam olarak bu dil.
Düğün fotoğrafçıları olarak bundan 3,4 sene öncesine kadar bu tür durumlar ile daha az karşılaşıyorduk. Yani, düğününüze ait tüm unsurları (catering,süsleme,fotoğraf,video gibi) kendiniz karar verebiliyordunuz. Düğününüzün gerçekleşmesini istediğiniz mekana istediğiniz catering firmasını, istediğiniz organizasyon firmasını ya da istediğiniz fotoğrafçıyı getirebiliyordunuz. Ama zamanla çiftleri tercihleri konusunda esnek bırakabilen mekanlar git gide azaldı ve önümüzdeki bir kaç sene içinde ise tamamen sıfırlanacağa benziyor.
Düğün olgusunun sektörel yansımaları sonucunda bu tür müteahhit-vari dayatmaları bir çok çift anlamakta zorlanıyor. Haksız da sayılmazlar. Düşünsenize, en önemli gününüzde birlikte çalışmak istediğiniz insanları seçme şansınız elinizden alınıyor. ve beğenip beğenmediğiniz ile ilgilenilmeden size çalışmak zorunda olduğunuz firmalar öneriliyor ve bir süre sonra dayatılıyor. Şartları kabul etmeme hakkınıza karşılık ise penaltı ödenmeye zorlanıyorsunuz.
Sistemin getirdiği çarpık bir fotoğrafa bakıyoruz esasında. Belirli trajı olan mekanların, belirli firmalar tarafından kapatılması durumu. Hepimizin başına gelen, arkadaşınızın/eşinizin/dostunuzun düğününde cep telefonunuz ile ya da kameranız ile görüntü almak istediğinizde ‘fotoğraf çekmek yasaktır Hanımefendi/Beyefendi’ cümlesinin çıkış noktasından bahsediyoruz.:)
Toparlamak gerekirse, düğün gününüzde düğün hikayesi diye adlandırılan tüm gün dokumanter tarzda bir fotoğraf /video çekimi düşünüyorsanız mutlaka ama mutlaka mekan ile bu detayları önceden konuşmakta fayda var.
Son zamanlarda artık sıklıkla karşılaştığımız bir kavram;düğün hikayesi, düğün belgeseli, hikaye düğün fotoğrafçısı ya da özel gün fotoğrafçısı gibi. Esasında bu kavramların hiçbiri tam anlamıyla karşılamıyor yapılmaya çalışılan işi. Photojournalism (foto muhabirliği) kelimesinin çıkış noktasına bakmak gerek. Foto muhabirliği aslında haber,dergi veya herhangi yayınlarda fotoğraf ile ‘hikaye’ anlatmak için kullanılan bir gazetecilik terimidir. Foto muhabirler, içlerinde bulundukları durumları manipüle etmeden, kendi akışında gözlemleyerek kayıt altına almaya çalışırlar. Wedding Photojournalism (Düğün foto muhabirliği) olgusuna tam da bu noktadan bakmakta fayda var. Photo journalist(foto muhabiri) kimliğinin zamanla kendi içinde evrilerek, düğün sektöründe kendine bir kanal açması sonucu ortaya çıkan bir alanın sonucudur wedding photojournalist (düğün foto muhabiri).
Düğün fotoğrafında photo journalistic ( foto muhabirsel) yaklaşımlar
Uzun yıllardır süregelen düğün fotoğrafındaki geleneksel bakışlar bir yerden sonra kaçınılmaz olarak miyadını doldurmak zorundaydı. Wedding Photojournalism(düğün fotomuhabirliği) bu noktada yeni bir soluk oldu. Aynı yöne bakmalar, pencereden dışarı bakış atmalar, ayakkabı bağlamalar,eldeki gelin buketine masum bakışlar’ın belki de sonunu hazırladı. Fotoğrafçının niteliğine bağlı olarak gelişen bu tarz, aynı zamanda bir düğünün hikaye olarak ele alınabilmesinin de önünü açtı. Kalıpların dışına çıkmayı, varolanın gölgesinden uzak, farklı tarzların meşrulaşmasını sağladı.
Deniz, kumsal, orman ve bunun gibi temalar. Gerek fotoğrafçı, gerekse çiftler tarafından dış mekan düğün fotoğrafı denildiğinde ilk akla gelen mekanlardır genellikle.Algısının kolay olması,mutluluğu çağrıştırması,etrafımızdan gördüğümüz örnekler bunun sebepleri arasında sıralanabilir.Ama trend yavaş yavaş kendisine zemin hazırlayacak, kafasını çıkartacak yeni arayışlar içine girmeye başladı.Nasıl stüdyo çekimlerinin miyadı dolup, gelin ve damatlar(o zamanki akımın da fotoğrafçılar üzerindeki etkisi ile) kendilerini daha ”doğal” planlar içinde görmek istemeye başladıysa, artık direksiyon çiftlerin eline geçmeye başladı.
Şöyle ki; stüdyodan dış mekana taşınılmasında katkıda bulunanlar arasında akımın ya da trendin etkisi büyük. Bu rüzgara yelken açan biz fotoğrafçılar çiftlerin beklentilerini çok da fazla göz önünde bulundurmadan, ya da çekim mekanlarının örgüsünü çiftler ile kurmadan sadece görselliğe dayalı dış mekanlar ile çiftlerin beklentilerini karşılamaya çalıştık, ama artık çiftler daha bilinçli. Dış mekan portre düğün fotoğraflarının çekileceği mekanların kendilerinin bir parçasının olmasını istiyorlar. İlk tanıştıkları mekan,ilk kez tatile gittikleri yer,ya da evlilik teklifinin gerçekleştiği ortam gibi…
Yakın zamanki çekimlerde Esen ve Doğa çifti ile bunu gerçekleştirdik.Esen ve Doğa’nın düğün hikayesi yazısında belirtildiği gibi, çift dış mekan düğün fotoğrafları için Robert Kolejini tercih ettiler.Bu tercih sadece mekanın görselliğinden yararlanmak için değil,aynı zamanda Esen ve Doğa’nın tanışıklığına tanıklık etmiş ve geçmişlerini barındırıyor olmasındandı.
Bir organizasyon düşünün ki, ‘davet’ olgusunun saçakları sizden başlayıp, organizasyonun uzantılarından geçerek konuklara uzanan. Kapsamının ve bununla ilinti olarak bütçelendirme kırmızı çizgilerinin tek sahibinin siz olduğu. Bu noktada tabiki en temel soru; bir düğün organizasyonu için ne kadar bütçe ayırabileceğiniz ve öncelik sıralarınız.Kumsal,vintage,rustic vs gibi temalar bakıldığında bütçenin iskeletini oluşturan konseptler.
Bir organizasyon düşünün ki, ‘davet’ olgusunun saçakları sizden başlayıp, organizasyonun uzantılarından geçerek konuklara uzanan. Kapsamının ve bununla ilinti olarak bütçelendirme kırmızı çizgilerinin tek sahibinin siz olduğu.
Bu noktada tabiki en temel soru; bir düğün organizasyonu için ne kadar bütçe ayırabileceğiniz ve öncelik sıralarınız.Kumsal,vintage,rustic vs gibi temalar bakıldığında bütçenin iskeletini oluşturan konseptler. Her sektörde olduğu gibi bir çok organizasyon firması seçeneği ile karşı karşıyasınız. Ve muhtemelen makasın fazla açık olduğu fiyatlarla da… Toplumumuzun hizmet sektöründeki talep reflekslerine baktığımızda, genellikle referanslar üzerinden kararlara doğru bir yönelimin olduğunu söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz sosyal statütülerimiz gereği beğenilerimiz, damak tadlarımız, müzik zevklerimiz,bakış açılarımız vs. belirli bir çemberin etrafında eşit aralıklar ile diziliyor.İlk hareket noktasıyla birlikte tabiki karşılaşılacak rakamlar da üç aşağı beş yukarı çiftlerin öngörebilecekleri tablolar.
Kişiler, kurumlar, markalar, müzisyenler, art direktörler, mimarlar diye uzatılabilinecek bu sınıflandırmada ‘porftolyo’ kelimesi sıklıkla karşılaşılan bir başlıktır. Bir başka deyişle, en iyi olarak nitelendirilen işlerin bir arada toplanması. Portfolyo, kimi meslek dalları için ciddi bir referans iken ve karşı tarafa işin muhattapları noktasında fikir verebilirken acaba tek başına ele alınması yeterli midir? Hele ki konu bir düğün hikayesi ise.
Diferansiyel zaman dilimlerinde performans değerlendirmeleri yapmak çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Kişinin,kurumun ya da marka unsurlarının sınavdan geçtiği durumlarda, işin bütününe bakmak, portfolyoyu düğün hikayesi eksenine yatırmak, muhattabınızın derinliklerine girebilmek demektir. Onun en iyi performansını, tekil olarak yaptığı işler ile değil, daha geniş bir yelpazede değerlendirebilmenize olanak sağlar.
Eğer düğün hikayesi çekimi değil de, sadece dış mekan portre çekimleri gerçekleştirmek istiyorsanız, evet portfolyo ile beğeninize göre fotoğrafçınızı ön elemeden geçirebilirsiniz. Ama o günün fotoğraflar ile belgelenmesi ve hikayesinin yazılması durumunda fotoğrafçınızın ‘düğün hikayeleri’ performansı devreye girer ve size daha iyi bir referans olacaktır.
The fine line between ‘Portfolio -’Wedding story’
The term of portfolio is a frequently heard title in the classification ranging from person, organizations, brands, musicians, art directors to the architects. In other words, it is the collection of works characterized as the best. While portfolio is a significant reference for some professions and can give an idea about the addresses to the other party, is dealing with it alone enough? If the issue is the wedding story.
Performance evaluation in differential time frames may be misleading mostly. In the cases that the person, organization or brand is tested, evaluating the big picture, making the portfolio focus of the wedding story means that you can plumb the depths of your addressee. It will enable you to evaluate his best performance in a wide range not singular works.
If you desire to shoot outdoor portraits not wedding story shooting, you may subject your photographer to a pre-selection by your tastes with the portfolio. However, in the event of documenting that day with photos and writing the story, performance of “wedding stories” of your photographer will be significant and be a better reference for you.
Genellikle karşılaşılan bir tablo; ”Arkadaşımın düğün fotoğraflarından biliyorum, tüm gün pakette anlaşmışlardı. Fotoğrafçı ise makyaj yapılırken ve saç düzenlenirken kuaföre gelip fotoğraflarını çekti ve gitti. Sonrasında ise hazırlıklar bittikten sonra bize haber verin, dış mekan çekimi için kararlaştırdığımız mekanda buluşuruz dedi.”
Nokta atışı tercih edilen zaman dilimleri (makyaj yapılırken ya da gelinlik giyilirken gibi) bir düğünün hikayesini yazabilmek için doğru ‘an’ları içeren zaman dilimlerinden oluşmayabilir. Bir başka deyişle; bir düğün hikayesi,günün sadece belirli zamanlarında ve eylemin gerçekleştiği fotoğraflardan ibaret olmayabilir.Hikayeyi oluşturan fotoğrafların, tüm günün akışı içinde ele alınması bütünlüklü bir seçkinin ortaya çıkabilmesi açısından önemli.Aksi takdirde, içinde duygu barındıran ama sıradan zamanlarda gerçekleşen bir çok ‘güçlü’ fotoğrafın ıskalanması söz konusu.Düğün hikayesi formatında bir çalışma yapılacaksa, fotoğrafçınızın tüm gün sizinle birlikte olması gerektiğini ve merkezinde ‘siz’ olan bir hikayeyi ele almakla yükümlü olduğunu göz önünde bulundurmalısınız. Dolayısıyla, dikkat edilmesi gereken husus, düğün fotoğrafçınızın hikayeyi oluşturabilmek adına ‘belgesel düğün hikayesi’ noktasındaki yetkinliğidir.
Balik gözü objektifler en geniş görüş açısı imkanı taniyan objektiflerdir.Genellikle mimari çekimlerde ve düğün fotoğrafçılığında kullanılir.Bulunduğu ortamın epey bir kısmıni fotoğraflayan bu objektiflerin beraberinde getirdikleri bir dezavantaj da söz konusudur; Distorsiyon.
Fotoğrafın dikey ve yatay kenarlarında meydana gelen bu bozulmalar (distorsiyon), iç bükeylik ile perspektif algısını etkilerken, kavisli bir ortam izlenimi verir. Şuan mobil telefonlarımızda aplikasyon olarak da karşımıza çıkan ‘fisheye’ durumu bir çok düğün fotoğrafçısı tarafından tercih edilen bir durum. Neden ?
Birinci sebebi, ortaya çıkan o geniş ötesi açının çift tarafından beğenileceği düşüncesi olabilir. Heybetli yapılar, alabildiğine geniş planlar ve ortada duran bir çift. İkinci sebebi, fotoğrafçının bunu tarz olarak benimsemesi olabilir. Kaldı ki, dünyanın bir çok yerinde bazı düğün fotoğrafçıları sadece balık gözü objektifler ile çekimleri gerçekleştiriyor.
Iskalanan duygular
Ortaya yerleştirilen bir çift belki bulunduğu ortamın enginliğine sırtını yaslayarak rehavete kapılmış olabilir. Ya da belki de düğün fotoğrafçısı balık gözü objektif ile oluşturduğu kompozisyonunda, distorsiyon ile çifte ulaşacağını düşünüyor da olabilir. Ama atlanılan çok önemli bir nokta söz konusu değil mi.İfade bu fotoğrafın herhangi bir yerinde olmamalı mı, çiftin içinde bulunduğu duygu fotoğrafta en önemli parametre değil mi, fotoğrafçı iyi bir gelin-damat portresine ulaşabilmek için distorsiyon yerine doğallıktan beslenmemeli mi.Geniş açılı bir düğün fotoğrafında ne kadar çiftin duygularına ulaşabiliriz ki.
Fish-eye lenses, wedding photography and documentary wedding ceremony photography
Fish-eye lenses are the lenses allowing the widest visual angle. It is used for architectural shooting and wedding photography generally. There is also a disadvantage of these lenses photographing most parts of the environment: This is distortion.
While these distortions seen in vertical and horizontal borders of the photo affect the perspective perception with concavity, it gives the impression of a curve environment. Fish-eye available as an application in our mobile phones is preferred by many wedding photographers. Why?
The first reason may be the thought that ultra wide angle can be liked by the couple. Tremendous buildings, wide planes and a couple standing in the middle. The second reason may be that photographer adopts it as a style. Moreover, some wedding photographers in the world take photos with only fish-eye lenses.
Missed emotions
A couple in the middle may crow over as they feel the comfort of the vastness of the stage. Or the wedding ceremony photographer may think that he can reach the couple by the distortion in the composition created with the fisheye lens. However, is a very significant point ignored in question? Shouldn’t the expression be seen in any place of this photograph, is the emotion felt by the couple the most significant parameter? Shouldn’t the photographer be fed by spontaneity instead of distortion to achieve the best bride-groom portrait? To what extent can we reach the emotions of the couple in a wide angle wedding photograph?