
Fotoğraf dediğimiz şey, artık günümüzde kolay ulaşılabilen/üretilebilen ve aynı zamanda kolay da tüketilebilen bir ürün. Fotoğrafa merakla çoğu insan, kendi beğenisine göre gördüğünü fotoğraflayıp, biraz renk/ kontrast ayarı ile sonuca rahatlıkla ulaşabiliyor. Hele ki mobil teknolojinin geldiği noktada artık her şey daha da kolay.
Herhangi bir görsele ihtiyacınız olduğunu düşünün.Herhangi bir dergide bir fotoğrafa baktığınızı varsayın. Daha da somutlaştırmak gerekirse, iki farklı fotoğrafçı tarafından ele alınan aynı konuyu bir seyahat dergisinde yahut kendi web sayfalarında izlediniz diyelim.
Farkedilecek ilk şey, fotoğraflardaki üslup farklılığı. İki farklı gözün, aynı yere baktıklarında aynı şeyi görmelerini beklemek, onun da ötesinde aynı kompozisyonun peşine düşmelerini ummak pek akılcı değil. Çünkü her fotoğrafçının bir dili, kafasında kurguladığı bir geometrik form var ve doğal olarak kendilerini ifade etme biçimleri noktasındaki farklılaşma tam da buradan kaynaklanıyor.
Fotoğrafın her alanında olduğu gibi düğün fotoğraflarında da bu ayrım çok doğal. Sektörde var olan düğün fotoğrafçısı/düğün fotoğrafçıları ister dış mekan çekimlerinde, ister save the date adı altında gerçekleşen düğün öncesi çekimlerde ya da düğün sonrası gerçekleşen trash the dress çekimlerinde, ister tüm gün düğün hikayesi çekimlerinde kendi bakış açılarını ortaya koyuyor. Daha önceki yazılarda da belirtildiği gibi, bir düğün fotoğrafçısının sabah hazırlıklar ile başlayıp gece sonuna kadar süren düğün hikayesi çekimlerine baktığınızda, bu dili farketmek çok kolay.
‘Fotoğrafçınızı iyi tanıyın’ diye ısrarla vurguladığımız ve çiftlerin tercihlerine sebep olan şey de esasında tam olarak bu dil.